Muhtesem Görüntüsü ile bizim baraj.detaylar asagida
You will have to click 'thank you' to see hidden content
Printable View
Muhtesem Görüntüsü ile bizim baraj.detaylar asagida
You will have to click 'thank you' to see hidden content
.....2007 yilindaki turkiye tatilimde bir karadeniz turu yapmistik,sansli olarak artvine kadarda gittik,o zaman bir yerde toprak yiginlari tepeleri vardi,cok buyuk bir baraj yapildigini soylediler.evet sahane bir baraj olmus,o bolgelerde sahane doga guzelligi var,coruh nehride hizli akan sayili nehirlerden biriymis.paylasim icin tesekkurler.
Abim bir tane daha var yusufeli barajı o daha yapılıyor.O da bitince muhteşem olacak INŞALLAH.
Evet Arkadaşım, İnsanlar bulundukları Coğrafyaya göre ve Bazen İhtiyaçlar nedeni ile Bu gibi çalışmaları yapmak zorunda olabiliyorlar , Mesela ülkemizdeki İklim şartları nedeniyle yaz aylarında suların azalması ile bu yapılan sistem Mükemmel, biriktirip tarım arazilerine suyu dengeli verebilmek ve bu arada enerji elde etmek . Her yapılan Teknelojik yapılarında haliyle doğaya verdiği zararlar var ,Artvin Ülkemizin Doğa Güzelliklerinin Bulunduğu nadide şehirlerimizden biri,fakat zamanla yapılan barajların etrafa vereceği zararlarıda maalesef gözönünde bulundurmak gerekir. Barajlar bulundukları ortamın nem dengesini değiştirdiklerinden ekosistemi de değiştirirler. fark etmek belki yıllar alabilir, konumuna veya büyüklüğüne göre hissedilmesi çok zor olabilir, ama sonuç olarak değiştirirler. Bir Yandan Tarım Alanlarına Dengeli Su verebilme imkanı doğarken ,Öbür tarafta ilerideki doğacak olan örneğin Ağaçlardaki mantar hastalıkları ve soframıza gelen bitkilerin bile hastalık kapmaması için yapılan ilaçlamaların insanlara vereceği rahatsızlıkları gelecek zaman içersinde görebilmek mümkün. Örneğin 60 Yıl Önce Ülkemizdki Kanser Hastalığı Oranı Bu güne göre 3-4 misli arttı ve maalesef ülkemizin kurak bölgelerinde bu durum daha da vahim,her yıl bu bilinçsiz ilaçlamalar ve buna benzer üretimler nedeniyle bilhassa kadınlarda görülme oranı yüksek olan 160 bin kanser vakası tespit ediliyor..Şimdi Bir Barajdan bahsettik neler çıktı ortaya diyeceksin.. Karadaniz bölgesindeki nem oranı zaten fazla olduğundan bu dediğimiz olaylar orada görülmeyebilir. fakat Güney bölgelerimizde maalesef durum çok ciddi..
Yani ustam sizin anlattiklarinizi devlet büyükleri görmüyorda sadece bizmi görüyoruz.2023 su savaslari baslayacak türkiye sularini korumak zorunda bizim bir dama bosa akacak suyumuz yok.
O yüzden bazi zararlari olabilir ama buna katlanacagiz.
Kanse felan yazmissin kanser sadece bizim ülkede artmadi dünyada artti.o yüzden sahsi görüslerine saygi duyuyorum.ama sizinle ayni fikirde degilim.
Dünyayı su savaşları mı bekliyor?
Dünyada 884 milyon insan suya erişim sıkıntısı yaşıyor. Suyun paylaşımı da tarih boyunca gerginliğe neden oldu. DW Türkçe, Türkiye'nin su politikasını ve Ortadoğu'nun karşı karşıya olduğu su tehdidini araştırdı.
"Temiz içme suyuna ve hıfzıssıhhaya erişim, yaşamdan ve tüm insan haklarından faydalanmak için temel bir insan hakkı olarak tanınmaktadır."
28 Temmuz 2010 tarihli bu kararla Birleşmiş Milletler, suya erişim hakkını temel insan hakkı olarak tanıdı. 1993 yılından bu yana da 22 Mart'ta Dünya Su Günü adı altında insanlığın karşı karşıya olduğu su krizine dikkat çekiliyor. BM verilerine göre dünyada şu an 884 milyon insanın güvenli içme suyuna erişimi yok. 2050 yılı itibariyle bu sayının 5.7 milyara çıkması bekleniyor. Giderek büyüyen bu tehdit, sosyal ve siyasi gelişmeleri de tetikliyor. Tarih boyunca savaşlara ve ihtilaflara neden olan su paylaşımı konusu, ülkelerin dış politasının şekillenmesinde önemli rol oynuyor. O ülkelerden biri de Fırat ve Dicle gibi geniş bir coğrafyanın can damarı olan iki nehrin çıkış noktası konumundaki Türkiye.
https://www.dw.com/image/43073193_401.png
Türkiye'nin daha önceki yıllarda su politikaları nedeniyle Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü gibi kuruluşlara şikayet edildiğini hatırlatan Galatasaray Üniversitesi'den Doç. Dr. Ali Faik Demir, suyun bölge için önemini "Ortadoğu'da her zaman 'casus belli' (savaş nedeni) su paylaşımıydı" sözleriyle özetliyor.
Şu an bölgede yaşanmakta olan çatışmalar nedeniyle su paylaşımının gündemden düştüğünü vurgulayan Demir, konunun yakın zamanda bir soruna dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. Demir, "Suriye ve Irak'taki toprak paylaşımı ve egemenlik paylaşımı alanlarında, su kaynaklarının kimin elinde olacağı ve enerji kaynaklarının kimin elinde olacağı bir tartışma konusu olacak. Daha sonra o birbirlerine karşı bir silah haline dönüşebilecek. Su oradaki yaşamın en temel göstergesi. Her yerde olduğu gibi kıt bir kaynak" diyor.
https://www.dw.com/image/43073060_7.png
Dünyayı su savaşları mı bekliyor?
Su kaynaklarının kısıtlı olduğu bölgelerde su kaynaklı çatışma riski, her zaman bulunuyor. "Su'dan Savaşlar" adlı kitabın yazarı olan Hidropolitik Akademi Merkezi Direktörü Dursun Yıldız, bu riski "Gelecekte su ile ilgili gerginlikler yaşanacaktır. Hatta bir savaş da çıkabilir" sözleriyle dile getiriyor.
Ancak Yıldız'a göre dikkat edilmesi gereken bir nokta var. DW Türkçe'ye konuşan Yıldız "Bunun doğrudan su nedeniyle çıkan bir savaş mı yoksa su gerilimi bahane edilip, kullanılarak çıkartılan bir savaş mı olacağına iyi bakmak gerekir" değerlendirmesinde bulunuyor.
https://www.dw.com/image/43082676_401.jpgİklim değişikliği ve kuraklık su kaynakları geleceği açısından en büyük tehlike.
Yıldız, suya erişim için bazı coğrafyalarda verilen mücadeleyi de adeta bir savaşa benzetiyor. Dursun Yıldız, "Hangi savaşta her gün çoğu çocuk olmak üzere ortalama 1000 kişi hayatını yitiriyor. Ama sağlıklı ve yeterli suya ulaşamayan 1000 kişi her gün ölüyor" diyor.
Su, silah olarak mı kullanılıyor?
Suyun stratejik önemi özellikle çatışma bölgelerinde öne çıkıyor. Savaşlarda taraflar suyu kontrolü altında tutan cephe olmak için çaba sarf ediyor.
Hidropolitik Akademi Merkezi'nden Yıldız da suyun tarihsel olarak savaşlarda bir silah olarak kullanıldığının altını çiziyor. Yıldız, su kaynaklarının barajları yıkıp suni taşkınlar yaratmak için kullanıldığını hatırlatıyor.
IŞİD gibi örgütler de suyun stratejik öneminin farkında. DW Türkçe'ye konuşan Yıldız, "Su kaynakları ve bunları kontrol etme imkanı sağlayan barajlar, savaş harekat planları içinde kontrol edilmeye çalışılan en önemli yapılardır. Bunların kontrolü gerek savaş süresince gerekse savaş sonrasında çok büyük bir stratejik avantaj sağlarlar. Bu stratejik avantajı Suriye'de İŞID tarafından kontrol edilmeye çalışılan bölgelerde ve daha sonra da Kuzey Suriye'de oluşturulmaya çalışılan yeni sınırlarda açıkça gördük" diyor.
https://www.dw.com/image/43063162_401.jpgDünya nüfusunun önemli bir bölümü temiz suya ulaşmakta sıkıntı yaşıyor.
Demir: Türkiye suyu silah olarak kullanmadı
Su paylaşımı konusu Türkiye ile komşuları arasında 80'li ve 90'lı yıllarda gerginliklere neden oldu. Gerginliğin merkezinde, Türkiye'nin Fırat ve Dicle havzasına 22 baraj ve 19 hidroelektrik santral kurulmasını öngören Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) yer aldı. Fırat nehri üzerine kurulan Atatürk Barajı'nı da kapsayan proje, Türkiye'nin suyu azaltacağı endişesini taşıyan Suriye ile gerginliği tırmandırmıştı.
"Türkiye suyu silah olarak hiçbir zaman kullanmadı" diyen Doç. Dr. Demir, GAP'ın bölgesel bir kalkınma projesi olduğunu dile getiriyor. Galatasaray Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Demir, "Tarımın ve oradaki ekonominin kalkınması, Irak ve Suriye'deki bölgelerle aradaki uçurumu artırması rahatsızlık yarattı. Su değil, bölgesel kalkınmadaki farklılıklar komşu ülkelerde rahatsızlıklar yarattı" diyor.
Demir, Türkiye'nin suyun paylaşımı konusunda çok sayıda proje ürettiğine de dikkat çekiyor. Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde Ortadoğu'ya su satışı sağlamayı hedefleyen "Barış Suyu" gibi bir projenin hazırlandığını hatırlatan Demir, ülkeler birbirine güvenmediği için bu projenin kabul görmediğini söylüyor.
Türkiye su fakiri mi olacak?
Yarı kurak iklim kuşağında bulunan Türkiye'de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.519 metreküp. Bu durum Türkiye'nin su stresi çeken ülkeler arasında yer almasına neden oluyor. Türkiye'de 2030 yılı itibariyle kişi başına düşen su miktarının ise 1100 metrekübe düşmesi bekleniyor. Bu durum Türkiye'nin su fakiri ülkeler arasına girebileceği anlamına geliyor.
Hidropolitik Akademi Merkezi Direktörü Dursun Yıldız, Türkiye'nin durumunu, "Türkiye su zengini bir ülke değil. Aslında su fakiri de değil. Su kaynaklarını akılcı planlı verimli kullanmak durumunda olan bir ülke" sözleriyle açıklıyor. Yıldız, Türkiye'nin su kaynaklarına tehdit olarak iklim değişimi, kırsaldan kente göç ve kirlilik gibi başlıkları sıralıyor.
Peki Türkiye su fakiri olmamak için neler yapabilir? Su politikaları uzmanı Yıldız, Türkiye'nin altı yıl önce başlattığı su yönetiminde kurumsal altyapı ve yasal düzenleme çalışmalarını tamamlamadığına dikkat çekiyor.
DW Türkçe'ye konuşan Yıldız, "Su Bakanlığı kuruldu. Yeni kurumsal yapılar oluştu. Ancak su yasası halen çıkmadı. Tarımsal sulamada su kullanıcı örgütlerinin kurumsal zafiyetleri sürüyor. Su yönetiminde katılımcı anlayış hala oturmadı. Türkiye su yönetimi özellikle iklim değişimine hazırlık yapma konusunda biraz geç kalıyor" diyor.
Özge Artunç
© Deutsche Welle Türkçe
Tabi Bu benim şahsi görüşüm ve bildiklerim,devlet büyükleri dediğn kişilerde senin benim gibi insanoğlu ,bastırmış parayı milletvekili, dolayısı ile bakan falan olmuş ,kanser bütün dünyada varda orantı bizim gibi çok gelişmiş bir ülkenin oranından çok düşük,her gün bilinçsiz ilaçlama yüzünden EU ülke giriş kapılarında imha edilen tonlarca ihraç sebze meyvalarımızı görüyorsunuzdur ben ondan bahsediyorum.. senede kanser teşhisi konulan kişi sayısı geçen sene dünya istasistik sayısı 160.000 idi ben bundan bahsediyorum, bu orantıyı yakalayabilen nadir ülkeler var .Barajların kurulması israf olması için değil, aynı zamanda ihale ile yabancı şirketlere verilmiş olan santralların kurlması içinde geçerlidir.Artvinde ,Rizede millet boşuna ayaklanıp direniş yapmadı, bunları apaçık görüyüruz, su savaşları falan demişsin o zaman geldiğinde çok büyük ve akıllı büyüklerimiz Fırat ile Diclenin Önüne Baraj Koyup Başka ülkelere akıp heba olmasını önlerler herhalde.,bizde susuz kalmayız.
Ustam yapilan islerde hata olabilir ben onun orasini bilmem.
Merhaba,
Barajlar güçlü akışa sahip akarsular üzerine kurulur.
Yararları;
-Barajlar elektrik üretimine katkı sağlar
-Ülke ekonomisine katkı sağlar
-Akarsuların enerjisini ülke yararına kullanılıp, boşa gitmemesini sağlar
-Akarsular üzerinde su sporları yapılmasına katkı sağlar
-Balıkçılığa fayda sağlar
-Tarım alanlarının sulanmasına fayda sağlar
-Hidroelektrik enerji üreterek elektriği kullanmamızı sağlar
-Akarsulardaki suların taşmasına engel olur
Zararları;
-Doğal dengeyi olumsuz etkiler
-Akarsu yakınındaki yerleşme bölgelerinin nakil edilmesi, boşaltılması gerekir
-Su taşınmasının fazla olmasından dolayı bazı alanlarda meydana gelebilecek heyelanlar ve büyük toprak kaymalarına neden olabilir
-Göl alanlarındaki tarihi eserlerin sular altında kalmasına neden olabilir
-Akarsuların taşıdığı faydalı topraklara engel olması
google sodum senin dedigin gibi kanser falan yazmiyor.
Herhalde sen nükler santral ile karistirdin.neyse konuyu uzatmaya gerek yok ben bir bilgi vardi onu yayinladim.
Biz her görüse saygiliyiz.