3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Hac

  1. İndir #1
    Administrator ALSANCAK-35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16-02-18
    Mesajlar
    25.402
    Teşekkürler Verilen Teşekkürler 
    8.166
    Teşekkürler Alınan Teşekkürler 
    69.731
    Teşekkür
    17.371 Mesaj

    Hac

    HACHac ibadeti insanın güdü ve yönsemeleri içerisinde ağırlıklı olarak "toplumsal ilgi" eğilimini hedef alır.Her insan, yaratılışının bir gereği olarak diğer insanlarla birlikte yaşama yönünde eğilim gösterir. Sevgi, ilgi, yakınlık ve toplumsal nitelikli duygular bu eğilime eşlik ederler. Söz konusu duyguların açığa çıkması ancak bir gurup içerisinde gerçekleşir. (1) Diğer insanlarla ilişkiyi kesmeme, onlara yakınlık duyma gereksinmesi kendisini her toplumda gösterir. (2) Birlikte olma güdüsünün erken yaşta gelişmeye başladığı söylenir. Korku, birlikte olma gereksinimini doğuran faktörler arasında sayılır. Güçlük içinde bulunan, zor durumda kalan insanlar diğer insanlarla daha çok birlikte olma eğilimindedirler. (3)Hac ibadeti, bir yandan toplumsal ilgi eğiliminin doyurulmasına ve doyurulması gerektiğine pratik çözüm sunarken, öte yandan bu eğilimin hangi değer ölçülerine52göre şekilleneceğine dair ipuçları verir. Hac sayesindeher türlü bireysel ve toplumsal yanlızhklar sona erer, yabancılaşma ve uzaklaşma yerine tanışıklık yakınlık gelir. Aşırı ferdîleşmenin sonucu olarak insan, kendisini kalabalık bir kitle içerisinde yapayalnız hissedebilmektedir. Ardından gelsin huzursuzluklar, bunalımlar... İşte hac, bir yandan kişiyi Allah'a yaklaştırırken, öte yandan diğer insanlara yakmlaştırır. İnsanları aynı duygu ve düşüncelerle, ortak bir amaç uğruna bir araya getirerek, bireysel benliklerin duvarlarını yıkarak, kollektif birruhsal ortam meydana getirir. Böylece her müslüman birey kendi sosyal çevresinin yavaş yavaş genişlemekte olduğunu görür. Yine fert kendisini sevgi, sempati ve kaynaşma hislerinin yoğun şekilde yaşanabildiği bir topluluk içerisinde bulur.Benlik ve kişisel özelliklerin üzeri örtülür, tek vücut halinde grup ortaya çıkar. Bütün 'ben'ler gider, yerine 'biz' gelir. İsimlerin, ırkların, mevkilerin ayrı olması bu büyük, birleşik, homojen yapıyı bozmaz. Eşsiz bir birlik havası hakimdir. Herhangi bir şekilde ayırım ve üstünlükten söz edilmez, gerçek bir bütünlük sergilenir.Hac ortamı dışında insanlar isimleriyle, uluslarıyla, ırklarıyla, mevkileriyle tanınırken, hacda bu özelliklerin yerini onları nitelemeye yarayan bütünlük ve evrensellik olguları alır. Allah, nasıl bir ise. Allah'a inanan insanlar da tek bir toplum olma özelliği kazanır. Hac sayesinde şu ya da bu şekilde müslümanlar arasında çıkabilecek ayrılıklar ve gruplaşmalar ortadan kalkar.53"İnsanlar için haccı ilan et; gerek yaya gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. (Gelsinler) ki kendileri için birtakım faydalara tanık olsunlar." (4) Faydadan maksat, bu ibadetin sağlıyacak olduğu her türlü dinî dünyevî faydalardır. (5) Uzaktan yakından, aynı duygu, düşünce ve amaçlar uğruna, aynı zaman ve mekânda toplanan insanların tanık olabilecekleri faydaların başında elbette toplumsal ilgi gereksiminin lâyıkıyla karşılanıyor olması gelir.Nitekim Kabe, tarih boyunca insanları bir araya getirmiştir. Toplanan büyük kalabalık, diğer zamanlarda kabile kavgaları yüzünden parça parça olan Araplar arasında birlik duygularının doğmasını sağlayagelmiştir. (6) "Allah Kabe'yi, o saygıdeğer evi, insanlar için (hayat ve güven) durağı yaptı. (7) âyeti bu gerçekliği ifade etmektedir.



  2. 2 kişi bu mesaj için ALSANCAK-35 üyemize teşekkür etmiş


  3. İndir #2
    Administrator ALSANCAK-35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16-02-18
    Mesajlar
    25.402
    Teşekkürler Verilen Teşekkürler 
    8.166
    Teşekkürler Alınan Teşekkürler 
    69.731
    Teşekkür
    17.371 Mesaj

    Cevap: Hac

    İnsanların bir araya gelmesinde güven duygusunun çok büyük rolü vardır. Kabe aynı zamanda temel güven gereksinimine karşılık veren bir semboldür.Kabe'de insanlar korkudan emin olur. (8) Zayıf kimseler orada kendilerini güvende hissederler. (9)"Onda açık açık deliller, İbrahim'in makamı vardır. O'na giren güvene erer." (10) Cehaletin en karanlık günlerinde dahi Kabe o kadar saygı uyandırıyordu ki, birbirlerine ne derece düşman olursa olsun iki kişi orada asla birbirlerine zarar vermezlerdi. (11)54"Biz Beyt'i (Kabe'yi) insanlara sevap kazanılacak bir toplantı ve güven yeri yaptık." (12) âyetinde Kabe, insanların güven içerisinde, her türlü korkudan emin bir şekilde toplanabildikleri bir mekân olarak tanımlanmaktadır. İnsanların toplumsal ilgi gereksinimini doyurabilmeleri, bir araya gelmelerine bağlıdır. Onları bir araya getirecek en güçlü etken ise, her türlü endişe ve şüpheden uzak güven ortamıdır.Güvenlik ihtiyacı, hem sosyal, hem de ekonomik güvenlik şeklinde ortaya çıkar. Her iki güvenlik türüne, canlı kalmak, gelişmek, sağlıklı yaşamak güdüleri kaynaklık eder. Başkaları tarafından sevilmek, beğenilmek gibi istekler, sosyal güvenlik gereksiminin dışarıya yansıyan yönleridir. (13) Korku, kaygı, telâş gibi heyecanlar güvenlik eğilimine eşlik eder. Güvenliğin tehlikeye girdiği anlarda bu türden heyecanlar belirir. Güvenlik sağlandığında ise, kaybolurlar. Güvenlik ihtiyacı karşılandığında sükûnet ve iç huzuru meydana gelir.Kabe, Allah'a güveniyor olmanın ve müslümanlar arasında kendini güvende hissetmenin bir sembolüdür. Hac ibadeti temel güven gereksinmesinin ne şekilde doyurula-cağına dair ipuçları verir. Bu güdüyü sağlıklı bir şekilde doyurmanın yollarına işaret eder.Toplumsal ilgi ve temel güven eğiliminin yanında, hac ibadetinde insanın saldırganlık eğilimine dair mesajlar da vardır.sKUR'AN'DA İBADET PSİKOLOJİSİ;Psikologların bir kısmı, saldırganlığın doğuştan getirilmiş bir eğilim olduğu görüşünü benimserler. (14) Buna karşılık, sosyal öğrenme kuramına göre saldırganlık, öğrenilmiş bir tepkidir. (15) Uzlaşmacı bir şekilde konuyu değerlendirenler ise, saldırganlığın yalnızca doğuştan gelen faktörlere indirgenemeyeceğini, öğrenmenin saldırgan davranışlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ileri sürerler. (16)Saldırganlık, genel hatlarıyla bir başkasına fiziksel ya da sözlü olarak zarar verme ya da bir başkasının sahip olduğu mülkü tahrip etme amacıyla yapılan davranış şeklinde tanımlanır. (17) Kişi hac ortamında bu saldın eğilimini yok etmek, başkalarınakarşı merhametli olmak durumundadır. Hac esnasında müslüman öfkelenmekten, başkalarına acı vermekten özellikle sakınmak zorundadır. Hac, bu yönüyle saldırganlık eğilimin hangi şekilde kontrol edileceğine dair bir eğitim faaliyetidir."Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda (ihram'a girerek) haccı (kendine) gerekli kılarsa bilsin ki, hacda kadına yaklaşmak, günah'a sapmak, kavga etmek yoktur." (18) Âyette geçen "cidal" kavramı "mira" olgusuyla açıklanmıştır. (19) Mira; münakaşa etmek, tartışmak demektir. Bünyesinde saldırganlık öğesi bulunduran bu fiilin hac esnasında yasaklandığını görüyoruz.Hac esnasında saldırganlık eğilimine getirilen kısıtlama o kadar kapsamlıdır ki. insanın dışındaki diğer canlıları da içine alır. Muhtevasında bir anlamda şiddet56 eğilimi bulunan avcılık bile yasaklanmıştır: "Ey iman edenler, ihram'da iken av öldürmeyin." (20) Zararlı hayvanlar bu yasağın dışındadır. (21)"Hacda kadına yaklaşmak yoktur." (22) Sadece karı koca arasındaki cinsel ilişki değil, cinsel güdüyü uyarıcı her türlü söz, tavır yasaklanmıştır. (23) Hac vasıtasıyla insan, cinsel güdüsünü kontrol altına almayı, yeri geldiğinde ona karşı direnmeyi öğrenmiş olmaktadır.Yüce Allah, hac ibadeti aracılığı ile kişinin toplumsal ilgi, temel güven, saldırganlık eğilimleri ve cinsel güdüsüne müdâhale etmektedir. Bu güdü ve yönsemelerin doyurulmasına yönelik pratik çözümler üretirken, öte yandan bunların ilâhî otorite tarafından buyrulan değer yargılarına göre şekillenmesi



  4. ALSANCAK-35 üyemize teşekkür edenler:


  5. İndir #3
    Administrator ALSANCAK-35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16-02-18
    Mesajlar
    25.402
    Teşekkürler Verilen Teşekkürler 
    8.166
    Teşekkürler Alınan Teşekkürler 
    69.731
    Teşekkür
    17.371 Mesaj

    Cevap: Hac

    gerektiğine işaret etmektedir. Hac sırasında güdü ve yönsemelere Allah tarafından yapılan müdahaleyi ve sınırlamayı kabul eden mümin, bu güdü ve eğilimler hakkında Allah'ın koymuş olduğu değer ölçülerine rahatlıkla uyacak ve itaat edecektir.Konumuz gereği haccın daha çok insana dönük yönünü ele almaya çalıştık. İlâhî âlemin insanın beşerî dünyasına yaptığı müdahaleye ve gerçekleştirmek istediğ düzenlemeye şahit olduk. Paralel hareket olarak nitelenet bu oluşumun yanında insan, dikey hareketle her şeyini kendisine borçlu olduğu Mutlak, Ezelî ve Ebedî olan varlığa doğru bir yöneliş gerçekleştirir. Özellikle Kabe'nin tavaf edilmesi şeklindeki hac menâsikinin, Rab kul ilişkisine, kulun Rabbine yönelişine delâlet ettiğini57zannediyoruz.Hac ibadetinde sembolik nesneler karşısında yine sembolik vaziyet alışlar sözkonusudur. Sembolik nesne ve hareketlerin muhtevası hakkında kesin bir şekilde yargıya varamıyorsak da delâlet ettikleri bazı tezahürlerden bahsedebiliriz.Kabe, Yüce Allah'ın yeryüzündeki bir alâmeti nişanıdır. (24) Kabe'yi tavaf etmek Allah'a duyulan aşkı, takvayı, sadâkati, teslimiyeti, kulluğu, her türlü müsbet yönelişi ifade eder. "Eski Ev (Kabe'yi) tavaf etsinler" (25) âyeti hac vasıtasıyla kulun Allah'a yönelişini (üikey hareket) sembolize ederken, Safa ile Merve arasındaki sa'y paralel hareketi ifade eder. "Safa ile Merve Allah'ın nişanlarındandır." (26) Bu iki nişanın tarihsel arka planına baktığımızda yalnız kalmış, güven ve toplumsal ilgi arayan, fizyolojik güdülerini doyurmaya, susuzluğunu gidermeye çalışan, annelik iç güdüsüyle çırpman (27) İsmail'in annesini görürüz.Kabe kişiliğin üst ben'ini (otorite ve değerler alanını) Safa ile Merve arasında sa'y ise, güdü ve yönsemeleri sembolize ediyor şeklinde bir yorum geliyor aklımıza....KUR'AN'DA İBADET PSİKOLOJİSİ;SONUÇİlk bakışta ibadetlerin kulun Rabbine yönelmesinden ibaret olduğu anlaşılır. Namaz, oruç, zekât ve hac aracılığı ile kul, Rabbi ile ilişki kurmak ve bu ilişki neticesinde ortaya çıkan dinî tecrübeyi yaşamak ister. İbadetler sanki sadece kuldan Rabbe doğru, tek yönlüymüş gibi zannedilir. Oysa Kur'ân bu dikey hareketin yanında, ibadetlerin fonksiyonuna ilişkin paralel hareketten de bahseder. İnsanın gündelik hayatının içine nasıl nüfuz ettiğini, kişilik oluşumuna nasıl müdahalede bulunduğunu gösterir. İbadetler öyle mükemmel kodlanmışlardır ki, hemen hemen insanın bütün beşerî eğilimleriyle örtüşürier.Meselâ, namaz, çıkar dürtüsü, toplumsal ilgi eğilimi, özvarlıktan memnuniyetsizlik duygusu gibi eğilimleri kontrol etmede; oruç, yeme, içme, cinsel güdü gibi fizyolojik güdüleri, değer yargılarına boyun eğdirmede; zekat, sahibiyet duygusu, üstünlük eğilimi gibi yönsemeleri sınırlamada; hac, toplumsal ilgi, temel güven, saldırganlık ve cinsel güdüyü değer ölçülerine uydurmada etkin rol alırlar. İbadetler bir yandan üst ben'e hitabeden otoritenin60gücünü kula sürekli hatırlatır ve hissettirirken, diğer yandan bütün güdü ve eğilimlerin ilâhî kaynaklı değer yargılarına göre şekillenmesinde bir tür taşıyıcı rolü üstlenirler.. İbadetlerin, insanla ilgili her türlü aktiviteyle şöyle ya da böyle bir ilişkisi vardır. 'Kur'ân'in önerdiği hiçbir tutum ve eylem asla birbirinden kopuk değildir. Müslümanın inancı, ibadetleri, diğer bütün tutum ve davranışları birbiriyle sürekli iletişim halindedir ve birbirlerini etkilerler, yönlendirirler, şekillendirirler.Kur'ân'ın ifadeleri ışığında ibadetlere baktığımızda, ibadetlerin insanın bütün ilgi alanlarına müdahale ettiğini görürüz.Üst ben ve alt ben kişiliğin iki temel öğesidir. İbadetler, üst ben'e hakim olan nihâî otoritenin Allah olması gerektiğini her an şuur halinde tutarlar. Diğer yandan güdü ve eğilimlerin, Allah tarafından konan değerlere göre şekillenmesini kolaylaştırırlar.



    DINI MAKALELERDEN ALINTIDIR.



  6. ALSANCAK-35 üyemize teşekkür edenler:


Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 konuk)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •